Bir çoğumuz çocukluğumuzdan beri gökyüzünde gördüğümüz ve “yıldız kaydı!” diye heyecanlandığımız gök olayını biliriz. Bazılarımız için ise gökyüzü tutkusu belki o zaman başlamıştır.
Gökyüzünde ‘yıldız kayması’ diye bildiğimiz olay aslında meteoroit diye bildiğimiz küçük çaplı kaya parçacıklarının atmosfere girerek yanıp parçalanması. Bu olayın adı aslında meteor. Meteor olayları bazen daha uzun, büyük ve hatta yıkıcı olabiliyor. İşte bu tarz durumlarda atmosfere giren kaya parçasının küçük çaplı bir kaya (aslında taş demek daha doğru) yani meteoroit değil asteroit olduğunu biliyoruz.
Güneş Sistem’inde büyük çoğunluğu Mars ile Jüpiter arasındaki Ana Asteroit Kuşağı’nda bulunan milyonlarca asteroit var. Bu asteroitlerin ise büyük bir kesimi halen keşfedilmeyi bekliyor.
1801 yılında Ceres’in keşfi ile başlayan asteroit keşif macerası, günümüzde halen amatörlerin de çok büyük katkıları ile devam ediyor. Haziran 2020 itibari ile numaralandırılmış ve isimlendirilmiş 546 binin üzerinde asteroit bulunuyor.